1. Zeynep kimdir?
Bu soru yanıtlamakta zorlandığım bir soru. Zira yaptıklarım ve yolculuğumdaki aşamaların beni kimlik düzeyinde tanımlayabileceğini düşünmüyorum. Kimlik boyutunda bir anlatım da cümlelere sığar mı, denesem eksik kalmasından veya fazla olmasından korkarım. Kim olduğumun cevabı benim kendimi bir şekle büründürmemdense hayatımdaki kişilerin benimle olan tecrübelerinde, bence. Onlara soralım derim:)
Zeynep ne yapıyor derseniz, PCC ünvanlı 650 saat üzerinde koçluk deneyimi olan profesyonel koçum. İş dünyası profesyonelleri ile çalışıyorum.
İnsanın çalışma mekanizmasını, zihnini biraz anlama ve koçluğun bilimi tarafına da eğilmek adına nörobilim yükseklisansı yaptım. Bitirme tezimi tek seans koçluğun üniversite son sınıf öğrencilerinin iyi olma halleri, motivasyon ve problem çözme becerilerine etkileri üzerine tamamladım.
Kurumsal hayata 2008 yılında Deloitte Türkiye’de finansal denetçi olarak başladım. Sonrasında danışmanlık bölümünde devam ettim.
2014 yılında Deloitte Amerika danışmanlık bölümüne geçiş yaptım. 2018 yılında uzak topraklardaki yolculuğumu bitirip Türkiye’ye dönüş yaptım.
2. Zeynep’in hikayesini özel kılan nedir?
Bu soruyu da benim hikayeme dahil olanlara sormak gerekir diye düşünüyorum. Konnektom dediğimiz yaklaşık 86 milyar nöronun beyinde birbiriyle yaptığı bağlantılar sadece bana özel ve bu biriciklik herkes gibi benim de hikayemi özel kılıyor diyebilirim.
3. Zeynep, ekonomi okudu, Deloitte, ABD ve sonra geri dönüş kendi işi. ABD’den neden döner ve oradan dönenler genelde oranın avantajını kurumsala yansıtırken, sen neden iş değiştirdin?
Amerika’ya iyi ki gitmişim, iyi ki dönmüşüm diyorum. Çok şey yaşadığım, deneyimlediğim, büyüdüğüm, bambaşka bakış açıları, anlayışlar, yaklaşımlar keşfettiğim bir dönemdi. Başka bir oluşuş deneyimleyen Zeynep ile o coğrafyanın dinamikleri bir yerden sonra birbiriyle çok ayrışmaya başladı. Bugün yaşadığımız topraklarda aradığımız şeylere orada sahip olmama rağmen yaşadığım hayattan tatmin değildim. Tatmin değilsem, değiştiririm. Dünyanın öteki ucunda kendime sil baştan bir hayat kurduysam, bu beceri ve yetkinliklere sahipsem, istediğim zaman, istersem dünyanın her yerinde yeniden kurabilirim diyerek geri döndüm.
Bu dönemde benden beklenti özgeçmişine Amerika’da danışmanlık tecrübesi eklemiş biri olarak Türkiye’de kurumsal hayata dönüp hızlıca yükselmemdi. Başka bir oluşuş deneyimleyen Zeynep ise yavaş yavaş kurumsal hayatta yaptığı şeylerin içindeki anlamı kaybettiğini farkediyordu. Çok sorguladım, bunun gerçekten güçlü bir istek mi yoksa gelip geçici bir heves mi olduğuna dair bir sonuca varmak adına..Bunu anlatması çok kolay değil bence, bazen öyle bir noktaya geliyorsunuz ki yapmak istediğinizi yapmaktan başka bir yol olmuyor önünüzde. Kendi işimi kurmak da benim için böyleydi, zihinsel olarak başka seçeneğim yoktu. O adımı attım. Gemiler yandı mı yanmadı mı bilmiyorum, çünkü o saatten sonra düştüğüm zamanlarda bile arkama hiç bakmadım. Arkada bekleyen alternatiflerin varlığının rahatlığına güvenen zihnin önündeki adımlara odaklanmakta zorlandığını düşünüyorum. Geçmiş geçmişte kaldı, gelecek şu an ile şekilleniyor.
4. Zeynep’in hayatında kırılım noktası olarak gördüğü ne var?
O kadar çok ki..verdiğimiz her karar öyle veya böyle bir sonuca hizmet ediyor. Ama en yoğun olarak hissettiğim Amerika’ya gitme kararı diyebilirim. O topraklarda yaşadıklarım beni başka bir bilince getirdi. Orada içinden geçtiğim süreçlerde yaptıklarım ve kendime kanıtladıklarımla beni bugün olduğum yere getiren yolculuklara çıkma cesaretini buldum diyebilirim. Bundan sonra nasıl kırılımlar olur hayatımda, merakla bekliyorum:)
5. Zeynep’in yolculuğunun en önemli 3 destekleyici kişisi ve/veya süreci nedir?
Yolculuğuma eşlik eden herkesin görünen veya görünmeyen, bugün farkında olduğum, yarın ya da çok sonra farkında olacağım o kadar desteği var ki..O yüzden bir şarkı sözünde dediği gibi, hayatıma giren herkese, yaşanmış her şeye teşekkürler, büyüyorum sizinle.
6. Zeynep’in iş hayatındaki gençlere önerisi nedir?
Öncelikle duydukları her şeyi kendi filtrelerinden geçirmelerini gençlerle buluştuğum her ortamda belirtiyorum. Benim söylediklerim de dahil. Öneri dediğimiz şey çok bize ait, subjektif haliyle uyanı alın, kendinizce yorumlayın, uymayanı bir daha düşünün, analiz edin olmuyorsa hiç yormayın kendinizi diyorum.
Ben ne söylerim?
Dış dünyanın onlara sürekli empoze ettiği şeyleri biraz kenara koyup, o sesleri duymamayı öğrenip kendilerine, iç dünyalarına odaklanırlarsa dış dünyanın söylediği şeylere zaten sahip olmakla birlikte bunları kendi imzalarıyla ortaya koyacakları için fark yaratacaklarını düşünüyorum. Benzer şeyleri okuyup benzer şeyleri yaparak fark yaratmaya çabalamanın çok nafile bir çaba, bence. Kime ait olduğunu bilmiyorum, emeksiz yemek pişmiyor sözünü seviyorum.
7. Zeynep’in koç olmak isteyenlere, şu an aktif koçluk yapan ve unvanlı koçlara önerisi nedir?
Herkesin kendi yolu, öncelikle bunu belirteyim. Ama kendi yolcuğumdan yola çıkarak birkaç şey söyleyecek olursam, koçluk ve mentorluk alsınlar, bu konulara bütçe ayırsınlar derim. Koçluk almadan koç olarak meseleyi içselleştiremiyoruz. Eğer bu meslek ile ilgili iş kurmak, para kazanmak gibi adımlar varsa önlerinde o yolu önceden deneyimlemiş, koçluğu eğitimden ziyade koçluk olarak yapan senin gibi tecrübeli ve yetkin kişilerden mentorluk almalarını ve hızlıca yol almalarını önerebilirim, elbette karar kişinin.
8. Kadın bir koç olmak mı? Erkek bir koç olmak mı? Hangisi daha avantajlı sence ve neden?
Hiç bu açıdan düşünmemiştim, ilginç bir soru. Düşünelim..
Koçluk mesleğinin cinsiyetten çok kimya ve zihinsel uyum işi olduğunu düşünüyorum, kadın olarak ekstra bir avantaj veya dezavantaj deneyimlemedim. Yolları kesişmesi gerekenler, birbirine fayda verecek kişilerin zaten buluştuğunu düşünüyorum.