Back

Rutinlere sahip olmak, gerçekten o kadar iyi bir şey mi?

Sabah kalkıp evimden çıktım.

Kaldırımda bir çukur varmış, görmedim.

Düştüm. 

Ertesi gün sabah kalktım,

Evimden çıktım.

Kaldırımda bir çukur olduğunu unutmuşum,

İçine yuvarlandım. 

Üçüncü gün,

Kaldırımda bir çukur olduğunu hatırlamaya çalışarak çıktım evden.

Hatırlamadım ne yazık ki,

Yine düştüm. 

Dördüncü gün,

Kaldırımdaki çukuru hatırlamaya çalışarak çıktım evimden.

Çukuru hatırladımsa da kuyuyu görmemişim,

İçine düştüm. 

Beşinci gün,

Evimden çıktım.

Kaldırımdaki çukuru aklımdan çıkarmayarak,

Gözlerimi yerden kaldırmadım.

Gördüm çukuru görmesine de,

Yine de düştüm. 

Altıncı gün

Evimden çıktım.

Kaldırımdaki çukur aklıma gelince, 

Bakışlarımla aradım, gördüm,

Üzerinden atlamayı denedim

Ve içine yuvarlandım. 

Yedinci gün,

Evimden çıktım.

Çukuru gördüm.

Bir adım geriledim, atladım,

Ayak uçlarım karşı kıyıya değdiyse de yetmedi,

Kendimi içinde buldum. 

Sekizinci gün,

Evimden çıktım.

Çukuru gördüm,

Bir adım geri attım, atladım,

Ve karşı kıyıya vardım!

Öylesine mutluydum ki başarmaktan, 

Sevinçten zıp zıp zıplayarak kutlarken,

Bir kez daha kendimi kuyuda buldum. 

Dokuzuncu gün,

Evimden çıktım, çukuru gördüm,

Bir adım geri attım, atladım,

Ve yoluma devam ettim. 

Onuncu gün,

Yani tam da bugün,

Birden fark ediverdim ki,

Çok daha rahatmış karşı kaldırımdan yürümek. 

Jorge Bucay

  • Her sabah saat 06:00’da kalkmak,
  • Her gün 30 dakika okumalar yapmak,
  • Haftada 3-5 gün sportif aktivitelerde bulunmak,
  • Hobilere ayrılmış zaman dilimleri yaratmak,
  • … v.b. gibi.

Birçok kişi eminim rutinlere sahip insanlara “Ah, keşke ben de onlar gibi olsaydım” diye bakıyor. Evet, plan-düzen sevenler için kesinlikle faydalı görünebilir. Ama benim gibi biraz esnek olmayı seviyorsanız, farklılıkların sizi zenginleştirdiğini düşünüyorsanız, tamamen rutinlere sahip bir hayatta başarılı olma şansınız biraz düşük görünüyor.

Ben rutinlerin kırılması gerektiğine inanıyorum. Neden?

Rutinler, insan potansiyelini yani beyin ve kalbin o muhteşem uyumunu kısıtladığına inanıyorum. 

Rutinler aynılık içerisinde bizi gezdirerek, yeniyi, farklıyı, fırsatı ve kimi zamanda tehditleri görmemizi engelliyor.

Mesela bazen iş hayatı öyle bir rutine biner ki, kurum içinde artık birçok tehdit yaşar hale gelirsiniz, ama alıştığınız rutinler ( kurumsal kimliğinizin olması, maaşınızın düzenli yatması, saygınlık.. v.b. gibi) geçen yıllar içinde kaybettiğiniz dinamizmi ve kurumda varlığınıza karşı oluşan tehditleri görmenizi engeller.

Örnek vereyim; yaşları 40-45 arasında bugün birçok çalışan işten çıkarılma riski altında çalışıyor. Ne zaman ki, iş akdi feshedilmesi söz konusu oluyor, kişiler o zaman “süreçteki sıkıntıların tek tek farkına varıyor ya da varmak zorunda kalıyor. Halbuki kişi sadece iş, konfor ve rutin odaklı çalışmaktan gelecek odaklı çalışmaya geçerse (bunun için alışılan rutinleri kırmak, manevi ve maddi kişinin kendisine yatırım yapmasını da gerektirir) bırakın işten çıkarılmayı, aksine dışardan daha çok talep edilir ya da kendi işini kurabilir hale gelmektedir.

Jorge Bucay’ın yazdığı hikayeyi bu nedenle çok değerli bulur, ara ara okurum. Bu yazı bana “bazı şeyleri yapma inadını bırakma ve farklı gözlerle dünyaya bakmak” gerektiğini hatırlatır.

Rutinleri kırmak için ne yapabilirsiniz?

  1. Her akşam kendinize şu soruyu sorun: “Bugün yeni ve farklı ne gördüm?”
  2. Her yıl ilginiz olmayan, belki de inanç sisteminizle ters düşen bir konuyu öğrenin ve hayatınızın hangi alanlarına bu konunun katkı sağlayabileceğini düşünün.
  3. Rutinlerinizin sırasını değiştirin.
  4. Rutinlerinizden bazılarını öteleyin, yerine yeni, farklı ve değişik şeyler ekleyin.
  5. Yeni insanlar, yeni yerler tanıyın.
  6. Ve her ay başında ya da sonunda geçen bir ayı değerlendirin. Bu ay yeni ve farklı hangi deneyimler yaşadım, ne öğrendim ve bu öğrendiklerimi hayatımda nasıl fırsata çevirebilirim?, sorularını sorun.

Şimdi “bunlar da rutin olmuyor mu?” diyenleriniz olabilir. Evet, bunlar da yeni rutin yaratıyor görünebilir (ve hatta kutlarım, başaramayanlar da muradına erdi). Burada önemli olan “sizin kendinizi gelişen, değişen ve hatta dönüşen bir sürece farkındalıkla” dahil edebilmeniz.

Gözünüzü dört açıp etrafınıza bakının.

Her gördüğünüz renk, her duyduğunuz tını, her aldığını koku ve/veya tadın, deneyimlediğiniz her duygunun sizi, o sınırsız kapasitenizi farklı dünyalara ulaştırmak için orada!

İşte ben bu nedenle söylüyorum:

“Düşündüğünüzden çok daha fazlasısınız!”

(*) Bu yazı ilk kitabım olan Yolunu Arayan Yolcu‘da geçiyor. Orjinali Jorge Bucay’a ait ve Düşündürücü Hikayeler adlı kitabından geçiyor.

Kemal Başaranoğlu
Kemal Başaranoğlu
https://www.kemalbasaranoglu.com

4 comments

Leave a Reply