LinkedIN Newsletter Özeti (1-3)
#1 Potansiyel ile tohumun arasındaki ilişki nedir?
Siz içinizde yüzlerce tohum barındırıyorsunuz ve tohum olmak çok önemlidir.
Neden mi?
Bir tohum içinde yüzlerce meyve oluşturacak “POTANSİYELİ” barındırır.
Bunun için yapması gerekenler;
- Önce, tohumu özenle toprağa ekmek,
- Sonra, tohumun büyümesi için gerekli koşulları sağlamak (su, güneş, vitamin ve mineral takviyesi yapmak)
- Ve son olarak sabır ve kararlılıkla onun büyümesine eşlik etmek
Biz, bireyler de içimizde farklı farklı tohumlara sahibiz. Ben bu tohumları üç gruba ayırıyorum.
- Birinci Tip Tohumlar, bildiğimiz, günlük yaşamda kullandığımız ya da içinde bulunduğumuz koşullar nedeniyle artık kullanmadığımız, atıl kalan tohumlardır.
- İkinci Tip Tohumlar, varlığını bildiğimiz ya da hissettiğimiz ama onlara dokunduğumuzda sonunda sorumluluk almak zorunda kalacağımız ve belki de klasik deyimle bizi “Konfor Alanından” çıkmaya zorlayacak olanlardır. Ben buna “değer mi tipi tohumlar” da diyorum.
- Üçüncü Tip Tohumlar, henüz sizin bile farkında olmadığımız, içinizde bir yerlerde gizli kalmış ve üzeri örtülmüş tohumlar. Örteni bilemeyiz, tıpkı bunların sayısı ve niteliklerini bilemediğimiz gibi. Ama odak ve niyetimizi onları araştırmaya yönlendirdiğimiz zaman, küçük küçük bunları fark edebilir ve onlarla oluşturacağımız hikayelerin heyecanı ile dolabiliriz.
Ben hayatımda ilk iki tip tohumu hep hissettim. Üçüncü tip tohum yani potansiyeli ise bir zorlanma veya kaşınma ile deneyimledim. Bugün çalıştığım dostlarımda da deneyimliyoruz.
Her insan bu 3 tip tohuma sahip olmakla birlikte çok az insan ikinci tip tohumları ekme cesaretine sahiptir. Zira ikinci tip tohumlar yeniye ve farklı olana kucak açarken, bir şeylerden de vazgeçişe zorlar!
Üçüncü tip tohumlar ise üzerine emek verilerek ortaya çıkarılabilecek olan türdendir. Ortaya çıkması tek başına yetmez. Onun tohumdan meyve olma yolculuğuna giden yolda, köklerinin gücünü fark etmesi ve tam anlamıyla kendi kendine yetebileceğini anlaması, sürdürülebilir bir büyümenin olmazsa olmazıdır.
Devamını ve detaylarını önümüzdeki haber bültenlerimde bulabilirsiniz.
Haydi o zaman potansiyelini ateşleme yolculuğumuz başlasın.
#2 Potansiyel kapısını açacak ilk anahtar: “Bilgi”
“Ben, kontrolüm altında olan ya da kontrol altına alabileceğim her sorunun mutlaka bir çözümünün olduğuna inanırım. Çünkü insan beynindeki her bir sinir hücresinin sınırsız bir araya gelme kapasitesi (sinaptik bağlantı) bunu mümkün kılıyor”
Beynin olgunlaşma yaşı ortalama yirmilerdir (kadınlarda 21, erkeklerde 24). Bu da insan her ne kadar rasyonel varlık olarak öngörülse bile, bu yaşa kadar rasyonel tarafın tam anlamıyla gelişiminin tamamlanmadığını gösteriyor.
Bu ne demek biliyor musunuz?
“Bireyler her ne kadar potansiyellerini açığa çıkarmaya çalışsa da, içinden geldiği aile, sosyal ve ekonomik koşulları, okuduğu okullar, çalıştığı kurumlar, evlendiği kişi … v.b. , onlara inançlar-düşünce kalıplar yüklüyor. Bu da onu bir şekilde çerçeveleyip bulunduğu alana hapsetmeye çalışıyor.
Çerçeve sizi bir yere sıkıştırıp hapsetse bile, her çerçevenin içinde mutlaka bir çıkış yolu vardır.
Ben kendi markamı oluştururken, buna dikkat ettim. Ve logomdaki tomurcuğun içinde bulunduğu çerçevenin boşlukları bu çıkış yolları, bir diğer anlamda çözüm noktası. Elbette görmek isteyen dostlara.
Bugün çerçeve ve çerçevenin getirdiği sıkışmışlıktan kurtulmanın ilk anahtarını size vereyim.
Geçmiş sorgusu yapıp, sizi ilkel beyin kapasitenize götüren “NEDEN” sorusunu şöyle kendinize sormayı bırakın.
- Neden bu hep benim başıma geliyor?
- Neden ben dil konusunda kendimi yeterince yetkin hissetmiyorum?
- Neden en iyi Cxx adayı olmama rağmen beni seçmediler?
Bunun yerine sizi önce harekete geçirecek sonra yolda tutacak şu şekilde “NEDEN” sorusunu sormaya başlayın.
- Dil konusunda kendimi yetkin hissetmem neden önemli?
- Cxx olmak benim içine neden önemli?
- İnsanlar üzerinde etki alanı oluşturmak neden önemli?
Bir sonraki yayınla Potansiyelinizi Ateşleme®ye adım adım ilerlemeye devam edeceğiz.
Bilimsel bilgi ile gerçek yaşanmış deneyimsel hikayelerle 25 yıla yaklaşan tüm deneyimimi size bu platformdan sunmaya devam edeceğim.
Takipte kalın.
#3 Potansiyelin Belalısı “Ezber Geçmiş Bilgiler”
Y jenerasyonu X’lerden çok şey duydu, Z ise Y’lerden çok şey duyuyor, tıpkı X’lerin Baby Boomer’lardan duydukları gibi. Ve bir gün gelecek Alfalar da Z’lerden duyacak. Peki ama bu duydukları ile büyüyenlerin duydukları ne kadar güncelliğini koruyor?
70’lerin sonlarına doğru doğan bir çocuk olarak bize hep, “işimizi iyi yapmamız, kendimizi göstermememiz, başkalarının bizi konuşması gerektiği (mütevazi olmamız), çok çalışırsak bu çalışmamızın sonucunda hak ettiğimizi alacağımız, iyi okullar bitirmenin toplumda ve kurumlar nezdinde çok değerli” olduğu anlatıldı.
2000’lerin başında iş hayatı deneyimini yaşamaya başlayan ben de bu öğretiler çerçevesinden hayata atıldım. Aslında söylenilenler yanlış da değildi. Yaptığımın karşılığını maddi ve manevi alıyordum, ta ki
- Birilerine risk oluşturuncaya kadar,
- Üst pozisyonlara çıkmaya başlayıncaya kadar,
- Başkalarının başkalarının işini alıp sattığını görünceye kadar.
Zamanla bir şeyler ters gidince etrafıma bakınmaya başladım. Önce en yakınımdakilerden başladım. Sonra farklı şirketlerdeki dostlarım sayesinde işleyişi görmeye çalıştım.
Ve fark ettiğim en önemli şeylerden bir tanesi, “eski inanışların güncellenmesi gerekliliği”.
- İşimizi iyi yapmamız önemliydi elbette ama yaptığın işi gösteremiyorsan o zaman sadece daha çok iş ile ödüllendiril – pardon dürüst olalım- cezalandırılıyorsunuz,
- Kendimizi göstermememiz başkalarının bizi konuşması gerektiği yani mütevazi olmak biraz saflıkla karışmaya başladı. Yaptığın işi gösteremezseniz (birinin gözüne sokulması gerek demiyorum, yapılanı olduğu gibi gösterebilme becerisi), o zaman birileri merak etmeyin sizin işinizi gayet güzel gösteriyor ve kariyer basamaklarını hızlıca çıkıyor.
- Çok çalışırsak sonucunda hak ettiğimizi alacağımız inancı doğru ama çalışmanın pazarlama/satış faaliyetlerinin eksik olması, dışarıya kendini kapatmış sadece tek bir noktaya odaklanmak, gözünü işten kaldırmamak ve hatta arada hedefle uyumlu ilerleyip ilerlemediğini dahi sorgulamamak çok çalışmanın sonucunda iyi bir operasyonel çalışan olduğunuzu ve “hak ettiğiniz daha fazla işi” size getiriyordu.
- İyi okullar bitirmek toplumda ve kurumlar nezlinde hala değerli olabilir ama unutmamak gerekir ki, insani beceriler (hani soft skill) yoksa üzgünüm macera bir yerde ya sonlanır, ya da o iyi okul mezunu daha alt seviyede birinin iyi bir çalışanı olarak kalacaktır.
Ara ara zihninizde inandıklarınız ve düşünce kalıplarınızı (mindset) gözden geçirip geçerliliklerini sorgulayın. Çöpe atılması gerekenler varsa atın.
Çünkü “beyin nörobilimsel olarak yirmili yaşlarda tam olgunlaşmasını” tamamlıyor. O güne kadar etraftan aldıklarını sorgulama becerisine tam olarak sahip olmadığı gibi, ailesel, sosyal ve kültürel sebeplerle kabule geçebiliyor.
Oturup bir liste yaparak, inançlarınızda ve düşünce sisteminizde neler var yazın. Ve daha sonra hangilerinin gerçekten doğru hangilerinin artık çöp olduğuna karar verin.