Back

Yönetici çalışanını kendisine risk olarak görür mü?

Koçluk seanslarında en çok duyduğum şu kötülüklerden hangisi sizin de başınıza geldi?

  • Yönetimler nezlinde arka plana mı itildiniz?
  • Görünürlüğünüz mü engellendi?
  • Ya da başka bir bölüme ve hatta expat olmanıza mı engel koydular?
  • Yoksa yaptığınız işi alıp (hatta size göre çalıp) kendi projeleri olarak mı sattılar?
  • Tüm yaptığınız işleri yok sayıp, sene sonu kötü bir şekilde mi değerlendirildiniz?

Duruyorum, aksi taktirde bu listeyi duyduklarım-gördüklerimle en az iki katına çıkarırım.

Mantık olarak çok ters bir cümle olsa bile eminim başlıktaki soruyu okurken “Yönetici çalışanını kendisine risk görür mü?” kariyerinizde yediğiniz kimi ufak kimi büyük kazıkları hatırladınız. Kimdi onlar, ne zaman size bu zararı verdiler ve nasıl bir zarar gördünüz? Yediğiniz kazığın şiddetine göre eminim dakikası dakikasına hatta belki saniyesi saniyesine her şeyi hatırlıyor, o günkü duyguları şu an bile hissediyorsunuz.


Bu noktada nasıl biri ile çalıştığınızı sorgularsanız, belki de kızgınlığınız ve öfkeniz de azalır. Hatta bunun yerine kendinize yeni bir gelecek yaratımı peşinde de koşabilir, daha büyük bir fırsatın size doğru geldiğini de görebilirsiniz.

Amirler genelde 3 tip davranış sergilerler.

  1. İdarecidirler, adı üstünde olanı biteni idare etmekten sorumludur. İdarecinin talep edeni yoktur, olduğu yerde varlığını devam ettirmek zorundadır. Yani başka bir yere gidemez! Yetkinlik, bilgi-beceri eksikliği vardır. Bunun bilincinde olan bu kişiler “verileni tam da istenildiği gibi yapma derdine girerken, çalışanlarını görmezler-ezerler”. Görüyor gibi davrananları vardır, ama dikkat edin taleplerinize karşılık çözüm bulamazsınız.
  2. Yöneticiler, yönetme, işleri yürütme ve sonuç alma derdinde olan kişilerdir. Yöneticiler verilen işleri doğru bir şekilde yapmaya çalışırlar. Yanlış ya da aksayan şeyleri yönetimleri ile tartışırlar. Çalışanlarına indirgedikleri işlerde ya ikna olmuşturlar ya da “emirin demiri kestiği için artık kabul etmek zorunda. Bu kişiler bulunduğu yerde olmazsa bile, birçok yerde rahatlıkla top koşturabilir. Talep edilebilirliklerini görünürlükleri çerçevesinde oluştururlar.
  3. Liderler, yani insanları etrafına mıknatıslayıp dilediği yöne rahatlıkla hareket ettirebilenler. Liderler, net, kararlı, aynı zamanda çalışanını dinleyen, konuşulabilir-tartışılabilir kişilerdir. İşlerin doğru yapılmasından çok doğru işleri yapmak odaklıdır. Ekibiyle gördüğü aksaklıklarda “anlamsız olduğu ifade edilen durumu” süreçlerden iptal etmekten çekinmezler. Sadece üstleri değil astları tarafından da lidere inanç tamdır. Vizyonu ile büyük parçaların peşinde koşar, küçük hesaplarla uğraşmaz. Jokerdir, herkes tarafından ekipte olması istenir ama güçlü ve vizyonu olanlar onu ekibine katar.

Rahatlıkla söyleyebilirim ki “sadece idareci ya da idareci zihninden sıyrılamamış yönetici çalışanını kendisine karşı risk olarak” algılar. Burada önemli sorgulamalara geçmeden önce aklıma gelen bir hikayeyi kısaca paylaşayım.

Yavru kartalların başına bir kartal verirseniz, o kartalları tutamazsınız. Potansiyellerini zorlayarak başlarındaki kartalı geçerler.

Peki ya yavru kartalların başına bir ördek verirseniz! İşte o zaman kartallar kendini ördek sanır. Potansiyellerini bilmemenin ve sınırlarını zorlamamanın bilinçsizliği ile yaşamlarını bir ördek gibi tamamlarlar.

Önce kendinize bakın, kartal mısınız ördek mi?

Sonra içinde bulunduğunuz ekibin yöneticine?

Şayet kartalsanız ve başınızda bir kartal yoksa yaşamınızı böyle tamamlamayı mı düşünüyorsunuz? Harekete geçmek için, mobbing, tepenize bir idareci getirilmesi ya da ciddi bir sağlık problemi gibi bir travmaya mı ihtiyacınız var? Yükseklerde uçmanın verdiği özgürlüğü ve gücü deneyimlemeden mi yaşamınızı tamamlamayı planlıyorsunuz?

Size bağlı yöneticiler mi var?
Kendinize zaman ayırın ve yöneticinize bakın, kartal mı ördek mi?
Kartalsa yöneticiniz şahane, bol miktarda kartal yetiştirip yetiştirmediğini kontrol edin. Yetiştirmiyorsa, nedeni anlamaya çalışın ve yetiştirmesi için destek olun.


Ya kartal değil ördekse!
Acilen onun ekibini mercek altına alma – görme zamanı!
Kaç tane yavru kartalı diri diri öldürdü, kaç tanesi can çekişiyor?

İster çalışan ol ister yönetici!

Çok geç olmadan mevcut durumu değerlendirip, adım atma zamanı.

Hatırlatmak isterim ki; “Senin Hikayen o ilk adımı atmanı bekliyor.”.

“Senin Hikayen”i satın almak için tıkla
Kemal Başaranoğlu
Kemal Başaranoğlu
https://www.kemalbasaranoglu.com

Leave a Reply